Uygun Ücretli Terapi

Sevgi ve ilgi görmeyen çocuğun beyni yaşıtlarına göre daha küçük kalıyor❕
Literatür incelendiğinde araştırmalar bebeklik döneminde bile sevginin ebeveynler tarafından özellikle ilk bakım veren kişinin annenin ilgi ve sevgiyi bize hissettirememesinden dolayı hem fiziki gelişimimiz hem de ruhsal anlamda sağlığımızı etkiliyor. Amerika'da Texas Children's Hospital'ın Psikiyatri Bölümü'nün Başkanı Profesör Bruce D. Perry, bir araştırma yaptı ve yapılan bir araştırma çocukların aile içinde sevgi ve ilgi ile büyümesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Sevgi ve ilgi ile büyüyen ve büyümeyen çocukların beyin gelişimi incelendi ve arada büyük bir fark olduğu görüldü. Bruce D. Perry, çocukların yetişmesinde sevginin ve ilginin beyin gelişimi için çok önemli olduğunu belirtti. Sevgi ve ilgi görmeyen bebeklerin beyni yeteri kadar gelişmiyor, çocuğun bağlanma sorunu ve sosyal izole bir hayat sürmesi oldukça mümkün görünüyor. Bu araştırmalar sonucunda, "sevgi ve ilginin" ne kadar değerli olduğu belirtiliyor. Nevrotik olarak da kişilik bozukluklarının birçoğu genetik faktörler haricince yaşanmış olan derin yaralar ve sevgi eksikliğinden kaynaklı olabiliyor. Sevgi görmemiş yetişkinler sevgisini yansıtmak istemiyor, hatta yaralanmamak için karşısındaki kişiyi yaralıyor devamlı. Alışmadığı bir durumun içine girmekten bile korkuyor. Hiç bilmediği bir duygunun içine girdiği zaman bocalıyor. Araştırmacılar ihmal edilmiş ve kötü muamele görmüş çocukların, hayatları boyunca psikolojik sorunlar yaşayabileceğini, bu durumun asosyallik ve depresyona yol açabildiğini söylüyor. Sağlıklı bir aile ortamında sevgi ve ilgiyle büyüyen çocuklar, özsaygısını kazanır, hoşgörülü olur. En önemlisi de sevmeyi öğrenir. Bencil olmaz ve paylaşmayı sever. Her zaman ne istediğini bilir ve hayatta kendi sınırlarını çizer. Böylece diğer insanların da saygısını görmüş olur. Toplumda bir birey olarak var olabilirler. Sevgisiz büyüyen çocuklar benlik algılarını yitirecekleri gibi kaybetme korkusunu da fazlaca yaşarlar. İstemedikleri halde kabul etme eğilimi gösterip zamanla kendilerini hep eksik görürler. Çocukların beyin gelişimi ile ilgili; Yeni doğan bebeğin beyin ağırlığı 330 gram, bu ağırlık 2 yaşında 990 grama çıkıyor. İnsanların beyni hayatlarının ilk iki senesinde geliştiği kadar hiçbir zaman gelişmiyor. Altın yaşlar denilen ilk 2 – 3 seneden inanılmaz bir öğrenme ve gelişme kapasitesi var. İlk 3 sene beyindeki sinapslar, yani beyindeki sinir hücreleri arasındaki iletişim tüm insan hayatının en üst düzeyine ulaşıyor. 15 yaşından itibaren kullanılmayan kısımlarda bir düşüş yaşanıyor, yani bir ince ayara gidiliyor. 40’tan sonra ise artık yavaş yavaş var olanları kaybetmeye başlıyoruz. Yaşlara göre beyin sinirleri arasındaki iletişim yoğunluğu farkı. Soldan sağa; yeni doğan, 3 yaş ve 15 yaş. Bebeklerin az ya da çok stimüle olması hem beyin gelişimleri hem davranışları üzerinde çok etkili. Sevgi ilgi gören anne babası ile vakit geçiren bebeklerin beyin faaliyetleri çok daha yoğun oluyor. Dolayısıyla çok daha fazla sinaps gelişiyor. İlk 3 sene çocuğunuza ayıracağınız vakit bu açıdan çok önemli. Ancak aşırı stimülasyon da çocukların beyin gelişimine zarar veriyor ve davranış bozukluklarını ortaya çıkarıyor. Aşırı stimülasyonun nedeni genelde dijital ekranlarla geçirilen zaman.
Klinik Psikolog Mehmet Keşan

Madde Bağımlılığının Dürtüsellik ve Duygu Düzenlemeye Etkisi
Türkiye ve birçok ülkede artan madde kullanımı, bireylerin ve toplumun tıbbi, sosyal, hukuki ve güvenlik açısından zarar gördüğü ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşmektedir. Değişen ekonomik koşullar, teknolojinin hızla ilerlemesi, çeşitli madde türlerinin artması ve psikoaktif maddelere daha kolay erişilebilirlik gibi faktörler, madde kullanımını artıran etkenler arasında yer almaktadır. Eskiden sadece alkol ve sigara, ergenler için büyümenin bir parçası olarak kabul edilirken, günümüzde madde kullanımı da aynı şekilde algılanmaktadır. Bu etkenlerin birleşimi, madde kullanımının daha geniş topluluklara yayılmasına yol açmaktadır. Duygu düzenleme güçlüğü, literatürde madde kullanımı ile ilişkilendirilen ve üzerine pek çok araştırma yapılmış önemli bir değişkendir. Bir çalışmada, olumsuz durumlarla başa çıkmak için uygun baş etme stratejilerini bulmakta zorlanan bireylerin, düzenlenemeyen duygusal süreçlerden kaçınmak amacıyla psikoaktif maddelere eğilim gösterdiği ve bu durumun bağımlılıkla ilgili sorunların ortaya çıkmasına yol açtığı gözlemlenmiştir. Başka bir çalışmada ise yeme bozukluğu ve madde bağımlılığı olan yetişkinlerin, olumsuz duygusal süreçlerin etkisinden kaçınmak veya bu süreçleri yaşantılamamak için işlevsiz baş etme stratejilerine yöneldikleri ve bu nedenle yemek yeme veya madde kullanmayı, duygusal süreçleri yönetmek veya duygusal süreçlerden kaçınmak için bir tür araç olarak kullandıkları rapor edilmiştir. Araştırmalar, dürtüsellik ve madde kullanımı arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir. Kollins'in (2002) çalışması, yüksek dürtüsellik düzeyine sahip bireylerde madde kullanım oranının arttığını ve madde kullanmaya başlama yaşının daha düşük olduğunu rapor etmektedir. Ayrıca, üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir başka çalışma, esrar kullanan öğrencilerin dürtüsellik düzeylerinin ve risk alma davranışlarının esrar kullanmayan öğrencilere göre daha yüksek olduğunu tespit etmiştir.Duygu düzenleme, duygusal deneyimleri kontrol edebilme, duyguları yönlendirebilme ve duygusal farkındalık becerisini içeren bir süreçtir. Aynı zamanda, amaçlı davranışlarda duygusal tepkileri takip edebilme, işlevsel bir şekilde değerlendirebilme ve başa çıkabilme yeteneğini ifade etmektedir. Bununla birlikte, duygu düzenleme rollerinde işlevsiz tutumlar ve davranışlar, hedefe yönelik davranışlarda zorluklar ve kaygı düzeylerini kontrol edememe gibi yetersizlikler, bağımlılığın ciddiyetini artırdığı gözlemlenmiştir.Madde kullanım bozukluğu tedavisinde kritik bir rol oynayan faktörlerden biri tedavi motivasyonudur. Tedavi motivasyonu, bireylerin tedaviye başlamalarını ve tedaviyi sürdürmelerini etkileyen önemli bir etkendir . Madde bağımlılığıyla mücadele eden bir kişi için psikoaktif maddeleri bırakmak hem zevk kaynağından feragat etmeyi hem de zorluklarla yüzleşmeyi gerektirmektedir. Bu nedenle, tedavi sürecini başlatma ve sürdürme isteğinin yüksek olması, tedavinin etkililiğinde kilit bir rol oynamaktadır.
Araştırmalar, genellikle dürtüsellik ile madde kullanım bozukluğu arasında güçlü bir ilişki olduğunu destekleyen veriler sunmaktadır. Bir çalışmada, madde kullanım bozukluğu teşhisi konmuş bireylerin, gecikmiş ödüllerin değerini azalttıkları (daha büyük gecikmiş ödülleri, daha küçük anlık ödüllerle değiştirerek) ve dürtüsel tepkileri kontrol etmede sorun yaşadıkları keşfedilmiştir. Benzer şekilde, madde kullanım bozukluğu teşhisi almış hastaların, normal popülasyona kıyasla, negatif aciliyet, kontrol eksikliği ve istikrarsızlık gibi dürtüsel davranışları daha yüksek düzeyde sergiledikleri gözlemlenmiştir.
Klinik Psikolog Şükran Çankır

Flört Şiddetine Maruz Kalan Bireylerin Benlik Saygısı Nasıl Etkilenmektedir?
Literatürde flört şiddeti tanımı konusunda fikir birliğine varılmamış olması yapılan araştırmaları karmaşık hale getirmektedir. Bu terim, tehdit edici iletişim, sözlü taciz veya fiziksel saldırganlık gibi çeşitli davranışları içeren belirsiz bir kavramdır. Dolayısıyla, belirli bir tanım kriterine göre yapılan araştırmaların sonuçları, flört şiddetinin yaygınlık oranları açısından farklılık göstermektedir. Flört şiddeti, kişilerarası şiddet literatüründe yeterince temsil edilmese de son yıllarda araştırmacılar tarafından daha fazla incelenmektedir. Bu araştırmalar, dünya genelinde ciddi bir sosyal ve halk sağlığı sorunu olan fiziksel ve cinsel şiddeti, duygusal istismarı ve yakın partnerlerin kontrol edici davranışlarını içeren şiddetin varlığını göstermektedir. Dünya genelinde yapılan bir çalışmada, farklı popülasyonlardaki kadınların %10 ila %69'u hayatlarının bir döneminde yakın bir partner tarafından fiziksel saldırıya uğradıklarını bildirmişlerdir. Benzer şekilde, García-Moreno vd. (2005) tarafından yürütülen bir çalışma da kadınlara erkek partnerleri tarafından uygulanan şiddetin yaygın ve ciddi sonuçları olduğu ortaya koyulmuştur. 10 farklı ülkede ve 15 bölgede yapılmış olan çalışmada elde edilen sonuçlar ülkeler arasında ve ülkeler içinde büyük farklılıklar gösterse de kadınlara uygulanan şiddetin yaygın olduğunu göstermektedir. Benlik saygısı, kişinin kendisi hakkında yaptığı değerlendirmeleri içeren bir kavramdır ve kişinin kendine dair algısının hayata bakış açısını etkilediği için önemlidir. Benlik saygısını oluşturan önemli durumlar, kişinin kendini ne kadar onayladığı, başarabileceğine olan inancı, kendine olan sevgisi ve sevilebilir olup olmadığına dair inancıdır. Benlik saygısı, kişinin doğumundan itibaren içine doğduğu aile ortamı, ebeveyn yaklaşımları ve yaşantıları gibi değişkenlerle şekillenir. Bireyselliğe değer verilen, ihtiyaçları zamanında karşılanmış ve desteklenmiş bir aile ortamında büyüyen kişilerin benlik saygısı yüksek olurken, yeterli desteği alamamış ve travmatik yaşantılara maruz kalmış kişilerin benlik saygısı daha düşüktür.Çeşitli çalışmalar, flört şiddetinin kısa ve uzun vadede psikolojik ve fiziksel birçok soruna yol açtığını göstermektedir. Bu araştırmalar, özellikle kadınların ağır yaralanmalar yaşayabileceğini ve daha fazla sıkıntı çekebileceğini ortaya koymaktadır. Fiziksel ve psikolojik sonuçları akut ve kronik olabilen flört şiddeti, kadınlarda travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve intihar eğilimi gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Ayrıca, flört şiddetine maruz kalan kişilerin gelişimsel sorunlar ve psikolojik zorluklarla karşılaşabileceği de belirtilmektedir.Flört şiddeti özellikle genç çiftler arasında daha sık görülmektedir, ancak her yaş grubunda ortaya çıkabilir. Yapılan bir araştırmada, neredeyse tüm ülkelerde 15 ila 19 yaş arasındaki genç kadınların bir partner tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalma riskinin daha yüksek olduğu ortaya konulmuştur.Flört şiddeti sadece erkeğin kadına uyguladığı şiddet olarak değerlendirilmemelidir, çünkü her iki cinsiyetin de birbirine şiddet davranışları uyguladığı bilinmektedir. Flört şiddeti, ailede şiddet öyküsü, düşük benlik saygısı, güvensiz bağlanma ve çocukluk çağı travmaları gibi çeşitli değişkenlerle ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, çocukluk çağında şiddete maruz kalmış yetişkinlerin, flört ilişkilerinde şiddet davranışı gösterme olasılıklarının daha yüksek olduğu belirtilmektedir.
Klinik Psikolog Şükran Çankır

UTANÇ;İnsanların yaşadığı duygular, bireylerin yaşamlarında onlarla birlikte onların birer parçası gibi olan yapılardır. Bunlar her şeyden önce bireylerin farkında olarak hissettikleri duygulardır. Bazı durumlar da duygularımız adını koyamasak da insanların yaşadıkları ve bu süreçte farkında olamadıkları durumlarıdır. Duygular olumlu ve olumsuz olmak üzere kategorize edilmiş durumdadırlar. Olumlu duygular da bireylerin performansları yüksekken, olumsuz duygularda bireylerin performanslarında düşüş gözlenmektedir. İnsanlar da ortak özellik olarak bulunan bu olumsuz duyguları aramak oldukça kolay eylemdir. Bireylerin yaşamlarında sağlıklı performans sağlamaları açısından her zaman olumlu duyguları tanımlamak gerekmektedir. Yaşamının kötü alanlarında performanslarının bir anda yükselmesi amaçlanarak olumlu duygular devreye girebilmektedir. Duygularımız kişilerin yaşamlarına yön veren en önemli özellikleri taşımaktadırlar. Duygular olumlu oldukları zamanlar da insanların hayatlarına da olumlu özellikler katabilmektedir. Olumsuz olduklarında ise yaşamın her alanlarında da kendilerini oldukça rahat gösterebilmektedirler. İnsanların duygularının özellikleri herhangi bir koşulda yaşadıklarını değerlendirmelerde ve yaşamlarına birer yön verilmelidir. İnsanlar çoğu zaman duygularını hissedebilmek adına, biyolojik olarak da donanımlı olmaktadırlar. Ancak bireylerin kültürel ve sosyal çevrelerinden kaynaklı olarak duygularının da yaşanması şeklindedir. Bireyler duygularını nasıl yaşayacaklarını bu süreçler de hangi davranışları sergileyecekleri ve bir duyguyu hangi duygu ile eşitleyeceğini belirlemektedir. Ancak bu durum da dahi duygular tek başına yaşanmamaktadır. Duygular temel duygular ve ikincil duygular olarak birbirlerini takviye edici şekilde yaşanmaktadırlar. Duygusal süreçler ele alındığı zaman, insan davranışlarının en önemli yöneticileri arasında yer almaktadır. Yapılan literatür taraması sonrasında temel duygular kategorisindeki duygular ele alındığında, korku ve iğrenme hissi yaratan duyguların sadece bir motivasyonel ve davranışsal işlevleri varken, gurur, suçluluk ve utanç gibi temel duygulardan türetilen ikincil duyguların ise kişilerarasında ki diyalogları ve aralarında ki bağları düzenini sağlayan daha bir çok fonksiyonları mevcuttur. Utanç gibi duygularda ayrı yeten kişilerin kendilik bilinçlerini içeren duygular olarak adlandırılmaktadır. Bu temel duyguda ise benliğin değerlendirilmesi durumu olabilmektedir. (Yılmaz, 2019).
Yapılan literatür taraması sonrasında elde edilen bilgilerin birer sonucu olarak da, bize üzüntü veren herhangi bir durumlarda bizlerin de sorumlulukları bulunuyorsa üzüntü ile birlikte suçluluk veya da direkt olarak utanç duyarız. Suçluluk ve utanç duygusu yaşayan bireysel hatalar dolaşıla oluşan, yaşamda ki oluşan başarısızlıklar ya da toplumsal normlara göre doğru olarak ifadelendirilmeyen bir takım tutum ve hareket sonucunda yaşanan duygulardır. Bu duygulara neden olan olumlu olmayan duygu durumlarımız ahlaki olarak sınıflandırılmayan davranışları cezalandırma görevini üstlenmektedir. Böylelikle bu duygular günlük hayatımızda, sosyal davranışlarımızda bizleri yönlendirmede merkezi rolleri üstlenmektedir. Bu durum ile birlikte, ahlaki normal olarak doğru bir olgu olarak ifadelindirler davranışları yapmayı, iyi olmayan yada doğru olmayanlardan uzak uzak durmak için motivasyon ve enerjiye destek sağlamaktadırlar. Hem suçluluk gibi hem de utanç duyguları, kişilerin olumsuz öz değerlendirmelerinin sonucu ortaya çıkmaktadır ve kendilik bilinçlerine dayalı şekilde ilerlemektedir. Her iki duygu da kişisel hatalardan kaynaklı olarak tanımlanabilmektedir. Bu ortak noktalarda suçluluk ve utanç kelimesi birbirlerine karıştırılsa çoğu çalışmalarda, bu duyguların birbirlerinden apaçık bir biçimde farklarının olduğu saptanmıştır. Suçluluk ve utanç duygularının kavramsal tanımlamasında birbirinde ayrı birçok düşünce ortaya çıkmıştır. Örnek verilecek olursa, Freud’un psikanalitik kuramına göre, suçluluk duygusu egonun süper ego ile yargılanışından kaynaklanan ve sonucunda ortaya çıkan gerilimin ifadesidir ve süper ego oluşmadan gerçekleşme durumu yoktur. Utanç ise, gözetlemecilik ve teşhircilik gibi cinsel sapkın dürtüler üzerindeki kontrol olarak gösterilmektedir. Suçluluk ve utancın ayrılmasındaki başka bir fikir ise bu duyguları tetikleyen davranışların bireyin kontrollerinde olduğunu ya da olmadığını merkez olarak göstermektedir.
Bu düşünürlere göre, herhangi bir olumsuz davranışın bireylerin gayret göstermemesi sonucunda oluştuğu düşünmekte ise “suçluluk” kişinin yetersizliğinden dolayı olduğunu düşünülüyor ise “utanç” duygusunu oluşturur. Bu düşünceler eş zamanlı olarak suçluluk duygusunun otomatik bir cevap olarak olmayacağına, bu duygunun hissiyattın da ise kişinin sorumluluklarını almasındaki önemi vurgulamaktadır. Utanç ve suçluluk duygularının ayrımında ise önemli olduğu düşünülen ölçütler ise, genelleme ve özelleştirilen ayrımdır. Bu fikirler doğrultusunda ise duyguların meydana geldiği ortamlar da kişilerde suçluluk ya da utanç duygularının canlandırılması gerekmektedir. Erken yaşantı kuramcılarında, bu iki duygunun da ayrılmasında, yaşanılan duyguların da topluluk içerisinde yaşanıp yaşanmamasına dikkat edilerek hareket edildiği gözlenmektedir. Bu iki duygu arasındaki ayrılmada, suçluluk duygusu kişilerde özerk dünyayı ortaya çıkarır ve bireysel kaynaklıdır. Utanç duygusu ise başkalarının eylemleri veya hayali varlığına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Utanç ve suçluluk; hem sahip oldukları kültürlerden, evrimsel ve nörobilişsel yapılardan dolayı bilişsel psikoloji içerisinde incelenmesi oldukça önemlidir. Toplum tarafından belirlenen kurallara uyarken düşülen hataların karşılığı olan duygularında, sosyal çevrenin bilişle olan etkileşimi olarak bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Hem temel duygularımızda hem de birbirinden farklı özellikler bulunan utanç ve suçlulukta, nöral uzantıların anlaşılmasında ve diğer bilişsel yapıların ne şekilde etkilendiklerini test ederek psikolojik olarak ölçülebilmektedir. Duyguların psikolojik olarak incelenmesinin çoğu alana yardımcı olacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte, mevcut çalışmalar incelendiğinde bu duygular bilişsel psikoloji açısından açıklanması yetersiz kalabilmektedir. Utanç ve suçluluğun bilişsel psikoloji açısından önemine bakıldığında ele alınan bu çalışma da öncelikle söz konusu duyguları tanımadır. Duyguların sahip oldukları özelliklerden, birbirlerinden nasıl farklılaştıkları önemli etkendir. (Deniz, 2006).
Psikolog Şükran Çankır

Çevremizdeki fazlalıklar, dikkatimizi dağıtan veya odaklanmanızı engelleyen her türlü uyaran veya etkidir.Örneğin, gürültülü bir ortamda çalışmanız, sürekli olarak telefonunuzun bildirimlerine bakmanız, sosyal medyada gezinmeniz, televizyon veya radyo gibi arka planda sürekli olarak çalan sesler, dağınık bir çalışma alanı veya bir sürü görsel uyaran gibi unsurlar dikkatinizi dağıtabilir.
Şimdi size birkaç önerim var. Bu öneriler probleminizin önemli bir bölümünü yok edebilir. Öncelikle gürültüyü azaltın, çalışma alanını düzenleyin ve dikkati dağıtacak unsurları ortadan kaldırın. Ders çalışırken yiyecek içecek tüketmeyin. Mola vermeyi unutmayın. Aralıksız çalışma yapmayın. Akşamları bir sayfa bile olsa bir metin veya kitap bölümü okuyun. Uyku düzeninizi ihmal etmeyin. Erken yatıp erken kalkın. Son olarak beslenmeyi ihmal etmeyin. Enerji deponuzu boş bırakmayın. İşte tüm bunları uygularsanız artık derslerinize daha odaklanarak calisabilirsiniz

Güneşin alası çok
Her evin çilesi çok
Analar çeker yükü
Kimsenin bilesi yok.
Gelin çiçek derelim.
Yollarına serelim.
Annemize verelim.
Sevgi dolu türkülerle
Çocuğa bakar anne.
Evine tapar anne.
Gece gündüz çalışır,
Yarını yapar anne.
Anamız başımızda,
Her öğün aşımızda,
Ananın emeği var,
Her iyi işimizde.
Türkü tanıdık geldi mi ?Farklı duygular çağrıştı ,farklı anılar hatırlandı mı? İçinizde bir şeyler cız etti mi ?Hepimizin ilkokul yıllarında okulda anneler gününde söylediğimiz türkü bu . Aslında bu türküyü sadece anneler gününde değil; her gün söyleriz bir ömür boyu. Bizi dokuz ay karnında taşıyan bizi besleyen büyüten her zaman yanımızda olan annemize ne söylesek az. Birçok kişiyi sevebiliriz ama annemizin yeri ayrıdır, onu ayrı severiz . Aslında bu sevgi içgüdüsel bir sevgi.
Bu içgüdüsel sevgi “anne sevgisi “,annelerle bağımız bilim adamlarının da ilgisini çekti. Bu içgüdüsel sevginin bağın kaynağı neydi? Psikologlar, davranış bilimciler, hekimler, psikoanalistler yıllarca araştırma yaptı. Bilim adamları maymunları iki gruba ayırdılar. Birinci grup gerçek anneleriyle büyüyen gruptu. İkinci grup ise gerçek annelerinden ayrılan onlara anne sevgisi sunan vekil annelerle büyüyen gruptu. Bilim adamları gördüler ki gerçek anneleriyle büyüyen maymunların psiko-sosyal gelişimi daha iyiydi.
Bu araştırmalardan en çok dikkat çekeni belki de konu hakkında son noktayı koyanı Harlow’un maymun deneyiydi:
“Harlow'un Maymun Deneyleri: Telden Anneler!
Harlow, bu tartışmaya yönelik olarak tel ve tahta kullanarak, maymuna pek de benzemeyen, temsili ve cansız "vekil anneler" üretti. Bu silindirik maketlerin bazılarını bezle kapladı, diğerlerini ise çıplak tel olarak bıraktı
Bez kullandığı silindirlere, maymuna benzer yüzler tasarladı ve her bir yavrunun "sahte anne yüzü" bir miktar farklı gözüküyordu. Her bir yavru, spesifik bir "tel anneye" atandı. Yavrular, kısa sürede kendi sahte anneleriyle bağ kurmaya başladı. Yüzlerini ayırt edebiliyor ve diğer "annelere" nazaran kendilerininkini seçiyorlardı.
Harlow'un asıl görmek istediği, yavruların çıplak telden ibaret olan annelere mi, yoksa bezle kaplı annelere mi daha çok bağlandığıydı. Biberon besini, bez ise anne sevgisini şefkatini sıcaklığını temsil ediyordu. Bu deneyinde Harlow koşul yarattı: Bir koşulda, çıplak telden yapılmış annenin "elinde" bir biberon vardı. Biberonun içinde, yavruların sevdiği besinler vardı. Bezden annenin ise biberonu yoktu. Diğer koşulda ise bez annelerde biberon vardı, tel annelerde biberon yoktu.
Bu deneyin sonuçlarına göre yavrular, her iki koşulda da bez anneyi tel anneye tercih ettiler. Bez annenin elinde biberon varken tercih edilmesi zaten beklenen durumdu; ancak tel annenin elinde biberon varken ama bez annenin elinde biberon yokken bile bebeklerin bez anneleri tercih etmesi, dönemin psikologlarının suratına sert bir tokat vuruyordu: Bebekler, annelerine, kendilerine sağladıkları besin için değil, yumuşak ve sıcak bedenleri için bağlanıyordu! Elinde biberon olmayan bez annelere bağlanan yavrular, sadece karınları acıktığında, elinde biberon olan telden anneye gidiyor, sonrasında hemen bez anneye geri dönüyorlardı.
Harlow, bu verilerden yola çıkarak, bebeklerin annelerine bağlanmasının ardında sütten çok daha fazlası olduğunu, dokunma konforu adı verilen olgunun çok daha büyük öneme sahip olduğunu ilan etti. Bu deney, Bowlby'nin raporundaki iddialarına güçlü deneysel veriler sunuyordu.
(evrim ağacı.com)1
Harlow’un deneyinden ve ondan önceki bilim adamlarının deneylerinden anladığımız gibi bireyin psiko-sosyal gelişiminde gerçek anne sevgisi çok önemli. Annemizin küçük yaşlarda bize verdiği fiziksel destekten ziyade annemizin sevgisi, şefkati, bize verdiği güven duygusu daha fazla önem arz etmekte Bireyin psiko-sosyal gelişiminde annenin rolü çok büyük. Birçok psikolojik hastalığın kökeninde anne sevgisinden yoksunluk olabilir.60 yaşında da olsak zor durumlarda “anne ”diye bağırmıyor muyuz ?
_1.jpg)
Gelişen teknoloji sayesinde, bireyler artık evlerinden çıkmadan online olarak psikolojik destek alabiliyorlar.
Online psikologlar, görüntülü görüşme, telefon görüşmesi veya mesajlaşma yoluyla danışanlarla iletişim kurabilirler.
Online psikologlar, çeşitli konularda destek sağlayabilirler.
Bunlar arasında depresyon, kaygı, ilişki sorunları, stres yönetimi, özgüven sorunları, travma sonrası stres bozukluğu, bağımlılık, öfke yönetimi ve benzeri psikolojik sorunlar yer alabilir.
Online terapi, kişinin mahremiyetini korumasına ve kendi rahatlığına göre terapiye erişim sağlamasına yardımcı olabilir.
Online psikoloji hizmetlerinin fiyatları, yukarıda da belirttiğim gibi birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Bu faktörler arasında psikologun deneyimi, uzmanlık alanı, terapi süresi ve sıklığı gibi etmenler yer alır. Fiyatlandırma, terapistin tercihine, konumuna ve bulunduğu ülkenin sağlık hizmetleri piyasasına bağlı olarak değişebilir.
Online psikologlara ulaşmak için birçok platform ve web sitesi bulunmaktadır.
Genellikle online psikologların web sitelerinde iletişim bilgileri, hizmetleri ve fiyatlandırmaları hakkında bilgiler bulunur.
Ayrıca, sağlık sigortanız varsa, sağlık planınızın online terapiyi kapsayıp kapsamadığını kontrol etmek de önemlidir.
Online psikologlar, genellikle etik ilkeler ve gizlilik politikaları çerçevesinde çalışırlar.
Randevu almadan önce terapistin niteliklerini ve geçerli lisanslarını kontrol etmek önemlidir.

Günümüzün telaşlı dünyasında, zihinsel sağlık her zamankinden daha önemlidir. Ne yazık ki, terapi pahalı olabilir, bu da birçok kişinin ihtiyaç duydukları yardıma erişmesini zorlaştırır. Neyse ki, terapiyi daha uygun fiyatlı hale getirebilecek birkaç strateji var.
Terapiyi daha uygun fiyatlı hale getirmenin en etkili yollarından biri esnek ödeme planları aramaktır. Birçok terapist, bütçelerine uygun ödeme planları oluşturmak için müşterilerle birlikte çalışmaya isteklidir. Bir ödeme planı oluştururken finansal durumunuz hakkında dürüst ve net olmak önemlidir. Bu şekilde, terapist sizin için en iyi çözümü bulduğundan emin olabilir.
Terapiyi daha uygun fiyatlı hale getirmenin bir başka yolu da sürgülü ölçek seçeneklerine bakmaktır. Sürgülü ölçekler, terapistlerin bir müşterinin gelirine göre farklı miktarlarda ücret almasının bir yoludur. Birçok terapist kayan ölçekli seanslar sunar, bu yüzden bunun bir seçenek olup olmadığını sorduğunuzdan emin olun.
Bazı sigorta şirketlerinin terapi seanslarını kapsadığını hatırlamak da önemlidir. Neleri kapsadıklarını görmek için sigorta sağlayıcınıza danışın. Terapistinize özel sigorta planınızı kabul edip etmediklerini sormak da iyi bir fikirdir.
Uygun fiyatlı bir terapist bulmakta sorun yaşıyorsanız, çevrimiçi veya telefon terapisine bakmaya değer. Uygun fiyatlı seanslar sunan bir dizi çevrimiçi terapi hizmeti vardır. Ayrıca bölgenizdeki bir terapistle telefon terapisi seansları ayarlamak da mümkündür.
Son olarak, yalnız gitmek zorunda olmadığınızı hatırlamak önemlidir. Ücretsiz veya düşük maliyetli ruh sağlığı hizmetleri sunan birçok topluluk kaynağı vardır. Uygun fiyatlı bir terapist bulmakta sorun yaşıyorsanız, yerel toplum sağlığı merkezinize veya ruh sağlığı kuruluşunuza ulaşmayı deneyin.
Sonuç olarak, terapiyi daha uygun fiyatlı hale getirmenin birkaç yolu vardır. Esnek ödeme planlarından kayan ölçek seçeneklerine kadar, orada birçok seçenek var. Hangisinin sizin için doğru olduğuna karar vermeden önce tüm seçeneklerinizi araştırdığınızdan emin olun.
UYGUN ÜCRETLİ TERAPİ

Bireysel terapi benzersiz bir şekilde faydalıdır, çünkü bireyin yargılayıcı olmayan bir ortamda düşünceleri, duyguları ve davranışları hakkında konuşabileceği bir alan sağlar. Terapist, sıkıntılarının altında yatan nedenleri belirlemek ve bunu yönetmek için stratejiler geliştirmek için bireyle birlikte çalışacaktır. Terapist ayrıca, bireyin hedeflerine ulaşmak için daha sağlıklı başa çıkma becerileri ve stratejileri geliştirmesine yardımcı olmak için destek ve rehberlik sağlayacaktır.
Bireysel terapi, bireylerin davranışlarına ilişkin içgörü geliştirmelerine, başa çıkma stratejilerini öğrenmelerine ve yaşamlarında olumlu değişiklikler yapmalarına yardımcı olmak için güçlü bir araçtır. Bireylerin kendilerini, duygularını ve ilişkilerini daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Ayrıca bireylerin stres veya travma gibi zihinsel sağlık sorunları için tetikleyicileri tanımlamasına ve yönetmesine yardımcı olabilir. Ek olarak, bireysel terapi daha sağlıklı iletişim becerileri geliştirmeye ve aile ve arkadaşlarla ilişkileri geliştirmeye yardımcı olabilir.
Bireysel terapi, çok çeşitli zihinsel sağlık sorunları için etkili bir tedavidir ve kapsamlı bir tedavi planının önemli bir parçasıdır. Ruh sağlığı sorunları ile mücadele ediyorsanız, bireysel terapi hakkında doktorunuzla veya terapistinizle konuşmanız önemlidir.
Bireysel terapi, terapistin yaklaşımına ve bireyin ihtiyaçlarına bağlı olarak birçok şekilde olabilir. Bazı yaygın bireysel terapi türleri bilişsel - davranışçı terapi , psikodinamik terapi ve kişilerarası terapiyi içerir. Bu yaklaşımların her birinin kendi odak noktası ve hedefleri vardır, ancak hepsi bireylerin daha fazla öz farkındalık geliştirmelerine, olumsuz düşünce kalıplarını veya davranışlarını tanımlamalarına ve zor duygular ve durumlarla başa çıkmanın daha sağlıklı yollarını öğrenmelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
Bireysel terapinin en önemli faydalarından biri, bireylerin kişiselleştirilmiş destek ve rehberlik sunabilecek eğitimli bir profesyonelle yakın çalışmasına izin vermesidir. Terapi seansları sırasında bireyler duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını güvenli ve yargılayıcı olmayan bir ortamda keşfetmeyi bekleyebilirler. Terapist, olumsuz kalıpları veya davranışları belirlemek ve olumlu değişiklikler yapmak için stratejiler geliştirmek için bireyle birlikte çalışacaktır.
Bireysel terapinin bir diğer önemli yönü, daha sağlıklı başa çıkma becerilerinin geliştirilmesidir. Ruh sağlığı sorunları ile mücadele eden bireyler, madde bağımlılığı veya kendine zarar verme gibi sağlıksız başa çıkma mekanizmaları geliştirmiş olabilirler. Terapi, bireylerin duygularını ve streslerini yönetmenin daha etkili ve sağlıklı yollarını geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Bireysel terapi, kişisel veya mesleki yaşamlarında ilişki sorunları veya zorluklarla mücadele eden insanlar için de yararlı olabilir. Terapi, bu konuları araştırmak ve iletişimi, çatışma çözümünü ve genel yaşam kalitesini iyileştirmek için stratejiler geliştirmek için bir alan sağlayabilir.
Sonuçta, bireysel terapi, zihinsel sağlık sorunları, ilişki sorunları veya diğer kişisel zorluklarla mücadele eden bireyler için oldukça kişiselleştirilmiş ve etkili bir tedavi seçeneğidir. Destek, rehberlik veya sadece duygularınızı keşfetmek için bir alan arıyorsanız, bireysel terapi değişim için güçlü bir araç olabilir.

Türkiye, psikolojik desteğe ihtiyaç duyan bireylerin giderek artan nüfusuna ev sahipliği yapıyor. Bunu akılda tutarak, artan sayıda insan stres, anksiyete, depresyon ve diğer zihinsel sağlık sorunları gibi sorunlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak için Türkiye'deki terapistlere yöneliyor.
Türkiye'de doğru terapisti bulmak göz korkutucu bir görev olabilir. Birçok kişi nereden başlayacağını veya bir terapistte ne arayacağını bilmiyor. Ne tür bir destek aradığınıza dair net bir fikre sahip olmak ve seçtiğiniz terapistin yardım aradığınız alanda nitelikli ve deneyimli olduğundan emin olmak önemlidir.
Türkiye'de psikiyatristler, psikoterapistler, psikologlar ve danışmanlar dahil olmak üzere çeşitli farklı ruh sağlığı uzmanları bulunmaktadır. Bu farklı profesyonel türleri arasındaki farkları anlamak önemlidir, çünkü her biri destek sağlamak için farklı bir yaklaşıma sahip olacaktır.
Psikiyatristler, depresyon, anksiyete ve bipolar bozukluk gibi zihinsel hastalıkların teşhisi ve tedavisinde uzmanlaşmış tıp doktorlarıdır. Psikoterapistler ise bireylerin kendi düşüncelerini ve duygularını anlamalarına yardımcı olmaya ve zor duygularla başa çıkmanın yollarını bulmaya odaklanırlar. Psikologlar davranışları incelemek için eğitilmiştir ve bireylere, çiftlere, ailelere ve gruplara danışmanlık hizmetleri sağlayabilir.
Danışmanlar genellikle yaşamlarında değişiklik yapmak isteyen bireylere destek sağlama konusunda uzmanlaşmış lisanslı profesyonellerdir. Bu, bireylerin çatışmaları çözmelerine, olumlu yaşam seçimleri yapmayı öğrenmelerine veya zor zamanlarda destek sağlamalarına yardımcı olabilir.
Türkiye'de bir terapist ararken, araştırmanızı yapmak ve kendinizi rahat hissettiğiniz birini bulmak önemlidir. Önceki müşterilerden gelen yorumları ve geri bildirimleri arayın ve karar vermeden önce kişiyi tanımak için zaman ayırın. Ayrıca, terapistin sertifikalı ve lisanslı olduğundan emin olun, çünkü bu, ihtiyacınız olan destek türünü sağlamak için nitelikli olmalarını sağlayacaktır.
Türkiye'de doğru terapisti bulmak zor olabilir, ancak doğru kaynaklar ve bilgi birikimi ile bireysel ihtiyaçlarınızı karşılamak için en uygun profesyoneli bulmak mümkündür. Araştırmanızı yaptığınızdan emin olun ve sizin için doğru terapisti bulmak için zaman ayırın.

Zihinsel sağlık söz konusu olduğunda, çoğumuz bunalmış hissedebilir ve genellikle mevcut kaynakların farkında değiliz. Bir psikologla bağlantı kurmak için zaman ayırmak, zihinsel sağlığımızı daha iyi yönetmek için sahip olabileceğimiz en faydalı deneyimlerden biri olabilir.
Psikologlar, sorunları ve endişeleri güvenli, yargılayıcı olmayan bir ortamda çözme fırsatı sunar. Birçoğumuz zihinsel sağlığımızı yönetmek için yardıma ve desteğe ihtiyaç duyarız ve bu bir psikoloğun sağlayabileceği bir şeydir.
Oturumlar kişiye özel olarak düzenlenir. Kişinin ihtiyaçlarına bağlı olarak kısa dönemden uzun döneme kadar değişebilir. Bu, psikoloğun seansları bireyin ihtiyaçlarına göre uyarlamasını sağlar. Seanslar farklı yaşam deneyimleri hakkında konuşmayı, düşünce ve duyguları keşfetmeyi, problem çözmeyi ve stres ve kaygıyı yönetmek için stratejiler geliştirmeyi içerebilir.
Oturumlar gizli ve özeldir ve psikolog her zaman müşterinin gizliliğine saygı duyulmasını sağlayacaktır. Oturumlar, bireyin deneyim ve duygularına saygılı ve yargılayıcı olmayan bir şekilde yürütülecektir.
Psikolog, oturumların hedeflerini belirlemek için bireyle birlikte çalışacak ve bireyin bu hedeflere yönelik çalışmasına yardımcı olacak araçlar ve stratejiler sağlayacaktır. Psikolog ayrıca bireyin hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmak için destek, rehberlik ve tavsiye sağlayacaktır.
Oturumlar, bireyin zihinsel sağlığını yönetmek için yeni beceriler, içgörüler ve stratejiler geliştirmesine yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Seanslar ayrıca stres ve kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilecek zor deneyimler ve duygular hakkında konuşma fırsatı sunar.
Psikolog seansları, zihinsel sağlığı ile mücadele eden herkes için faydalı olabilir. Bir psikoloğa görünmekten fayda görebileceğinizi düşünüyorsanız, mevcut seçenekler hakkında doktorunuzla veya ruh sağlığı uzmanınızla konuşmanız önemlidir.
Psikologlar, bir dizi zihinsel sağlık ve davranışsal sorunu ele almak için bireyler, aileler ve gruplarla çalışan eğitimli profesyonellerdir. Bireylerin zihinsel sağlıklarını ve genel refahlarını iyileştirmelerine yardımcı olmak için konuşma terapisi, bilişsel - davranışçı terapi ve psikolojik testler dahil olmak üzere çeşitli teknikler kullanırlar.
Psikologlar ayrıca stres, anksiyete, depresyon ve diğer zihinsel sağlık koşullarını tanımlamak ve yönetmek için bireylerle birlikte çalışırlar. Bireylerin bu koşulları yönetmek için başa çıkma stratejileri ve problem çözme becerileri geliştirmelerine yardımcı olabilirler. Ek olarak, psikologlar yas veya ilişki sorunları gibi zor zamanlarda destek sağlayabilir.
Bazı durumlarda, psikologlar zihinsel sağlık koşullarını tedavi etmek için ilaç reçete edebilirler, ancak bu her zaman böyle değildir. Psikologların birincil odak noktası, bireylerin zihinsel sağlıklarını iyileştirmelerine yardımcı olmak için konuşma terapisi ve diğer ilaç dışı tedaviler sağlamaktır.
Psikologlar, farklı geçmişlerden ve çeşitli zihinsel sağlık endişeleri olan bireylerle çalışmak için eğitilmiştir. Ayrıca şizofreni ve bipolar bozukluk gibi kronik zihinsel sağlık koşullarına sahip bireylerle çalışmak için eğitilirler.
Bir psikoloğa gitmeyi düşünüyorsanız, bölgenizde uygulama yapmak için lisanslı veya sertifikalı nitelikli bir profesyonel bulmak önemlidir. Birinci basamak doktorunuz veya ruh sağlığı uzmanınız bölgenizdeki psikologlar için önerilerde bulunabilir.
İhtiyacınız olan tedavi türünü sağlamak için gerekli niteliklere sahip olduklarından emin olmak için psikoloğun eğitimini ve deneyimini araştırmak da önemlidir. Psikoloğa tedaviye yaklaşımlarını ve hedeflerinizle ve tercihlerinizle uyumlu olup olmadığını da sorabilirsiniz.
Genel olarak, bir psikolog görmek zihinsel sağlığınızı ve genel refahınızı iyileştirmek için değerli bir kaynak olabilir. Nitelikli bir profesyonelle çalışarak, yeni başa çıkma becerileri geliştirebilir, davranışlarınız ve düşünce kalıplarınız hakkında fikir edinebilir ve stres ve kaygıyı yönetmek için stratejiler öğrenebilirsiniz.

Zorluklarla ve fırsatlarla dolu karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Hayat bunaltıcı olabilir ve bunalmış veya kontrolden çıkmış hissetmek kolaydır. Bu nedenle, başa çıkmamıza yardımcı olabilecek kaynaklara erişebilmemiz önemlidir ve en önemli kaynaklardan biri bir psikologdur. İşte bir psikoloğun hayatınızın önemli bir parçası olmasının nedenlerinden bazıları.
1. Ruh Sağlığı: Ruh sağlığı sorunları artıyor ve depresyon, anksiyete veya başka bir zihinsel sağlık durumuyla mücadele ediyorsanız yardım almak önemlidir. Bir psikolog, sorunlarınızı güvenli ve destekleyici bir ortamda çözmenize yardımcı olabilir ve başa çıkmak için ihtiyaç duyduğunuz becerileri geliştirmenize yardımcı olabilir.
2. Stresle Başa Çıkma: Stres hayatın normal bir parçasıdır, ancak yönetilmesi zor olabilir. Bir psikolog, stres belirtilerini tanımlamayı öğrenmenize ve başa çıkmanın sağlıklı yollarını bulmanıza yardımcı olabilir. Bu, kontrolde ve daha dengeli hissetmenize yardımcı olabilir.
3. Travma İşleme: Travmatik deneyimler zihinsel ve duygusal refahımız üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olabilir. Bir psikolog travmayı işlemenize ve ondan iyileşmenize yardımcı olabilir, böylece hayatınızda ilerleyebilirsiniz.
4. Kendinizi Anlamak: Psikologlar, kendiniz ve davranışlarınız hakkında daha fazla bilgi edinmenize yardımcı olabilir. Bu, daha iyi ilişkiler kurmanıza, daha iyi kararlar almanıza ve daha bilinçli olmanıza yardımcı olabilir.
5. Olumlu Değişiklikler Yapmak: Bir psikolog hedefler belirlemenize ve hayatınızda olumlu değişiklikler yapmanıza yardımcı olacak bir eylem planı oluşturmanıza yardımcı olabilir. Bu, hayatınızın kontrolünü daha fazla hissetmenize ve hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olabilir.
Genel olarak, psikologlar hayatınızın önemli bir parçası olabilir. Zor duygularla başa çıkmak, travmayı işlemek ve olumlu değişiklikler yapmak için ihtiyaç duyduğunuz rehberlik ve desteği sağlayabilirler. Zorlanıyorsanız, yardım için bir psikoloğa ulaşmayı düşünün.
İnsanın bahsettiği nedenlere ek olarak, işte bir psikoloğun yardımcı olabileceği bazı yollar:
. Kronik Ağrıyı Yönetmek: Kronik ağrıyı yönetmek zor olabilir, ancak bir psikolog başa çıkma stratejileri geliştirmenize ve semptomlarınızı yönetmenize yardımcı olabilir. Ayrıca, ağrınıza katkıda bulunabilecek temel sorunları belirlemenize ve ele almanıza yardımcı olabilirler.
7. İlişkilerin Geliştirilmesi: Psikologlar aileniz, arkadaşlarınız veya eşinizle ilişki sorunları üzerinde çalışmanıza yardımcı olabilir. Size etkili iletişim kurmak ve çatışmaları sağlıklı bir şekilde çözmek için araçlar sağlayabilirler.
8. Kederle Başa Çıkma: Sevilen birini kaybetmek yıkıcı olabilir ve keder uzun ve zor bir süreç olabilir. Bir psikolog, duygularınız üzerinde çalışmanıza ve kaybınızda anlam bulmanıza yardımcı olabilir.
9. Yalnızlıkla Başa Çıkma: Yalnızlık yaygın bir deneyimdir, ancak yönetilmesi zor olabilir. Bir psikolog, yalnızlığınızın temel nedenlerini belirlemenize ve başkalarıyla bağlantı kurmak ve hayatınızda daha fazla tatmin hissetmek için stratejiler geliştirmenize yardımcı olabilir.
10. Benlik Saygısını Artırma: Düşük benlik saygısı hayatınızın birçok alanında olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Bir psikolog, olumsuz düşünce kalıplarını tanımlamanıza ve benlik saygınızı ve güveninizi artırmak için stratejiler geliştirmenize yardımcı olabilir.