Annemize Türkü
Güneşin alası çok
Her evin çilesi çok
Analar çeker yükü
Kimsenin bilesi yok.
Gelin çiçek derelim.
Yollarına serelim.
Annemize verelim.
Sevgi dolu türkülerle
Çocuğa bakar anne.
Evine tapar anne.
Gece gündüz çalışır,
Yarını yapar anne.
Anamız başımızda,
Her öğün aşımızda,
Ananın emeği var,
Her iyi işimizde.
Türkü tanıdık geldi mi ?Farklı duygular çağrıştı ,farklı anılar hatırlandı mı? İçinizde bir şeyler cız etti mi ?Hepimizin ilkokul yıllarında okulda anneler gününde söylediğimiz türkü bu . Aslında bu türküyü sadece anneler gününde değil; her gün söyleriz bir ömür boyu. Bizi dokuz ay karnında taşıyan bizi besleyen büyüten her zaman yanımızda olan annemize ne söylesek az. Birçok kişiyi sevebiliriz ama annemizin yeri ayrıdır, onu ayrı severiz . Aslında bu sevgi içgüdüsel bir sevgi.
Bu içgüdüsel sevgi “anne sevgisi “,annelerle bağımız bilim adamlarının da ilgisini çekti. Bu içgüdüsel sevginin bağın kaynağı neydi? Psikologlar, davranış bilimciler, hekimler, psikoanalistler yıllarca araştırma yaptı. Bilim adamları maymunları iki gruba ayırdılar. Birinci grup gerçek anneleriyle büyüyen gruptu. İkinci grup ise gerçek annelerinden ayrılan onlara anne sevgisi sunan vekil annelerle büyüyen gruptu. Bilim adamları gördüler ki gerçek anneleriyle büyüyen maymunların psiko-sosyal gelişimi daha iyiydi.
Bu araştırmalardan en çok dikkat çekeni belki de konu hakkında son noktayı koyanı Harlow’un maymun deneyiydi:
“Harlow'un Maymun Deneyleri: Telden Anneler!
Harlow, bu tartışmaya yönelik olarak tel ve tahta kullanarak, maymuna pek de benzemeyen, temsili ve cansız "vekil anneler" üretti. Bu silindirik maketlerin bazılarını bezle kapladı, diğerlerini ise çıplak tel olarak bıraktı
Bez kullandığı silindirlere, maymuna benzer yüzler tasarladı ve her bir yavrunun "sahte anne yüzü" bir miktar farklı gözüküyordu. Her bir yavru, spesifik bir "tel anneye" atandı. Yavrular, kısa sürede kendi sahte anneleriyle bağ kurmaya başladı. Yüzlerini ayırt edebiliyor ve diğer "annelere" nazaran kendilerininkini seçiyorlardı.
Harlow'un asıl görmek istediği, yavruların çıplak telden ibaret olan annelere mi, yoksa bezle kaplı annelere mi daha çok bağlandığıydı. Biberon besini, bez ise anne sevgisini şefkatini sıcaklığını temsil ediyordu. Bu deneyinde Harlow koşul yarattı: Bir koşulda, çıplak telden yapılmış annenin "elinde" bir biberon vardı. Biberonun içinde, yavruların sevdiği besinler vardı. Bezden annenin ise biberonu yoktu. Diğer koşulda ise bez annelerde biberon vardı, tel annelerde biberon yoktu.
Bu deneyin sonuçlarına göre yavrular, her iki koşulda da bez anneyi tel anneye tercih ettiler. Bez annenin elinde biberon varken tercih edilmesi zaten beklenen durumdu; ancak tel annenin elinde biberon varken ama bez annenin elinde biberon yokken bile bebeklerin bez anneleri tercih etmesi, dönemin psikologlarının suratına sert bir tokat vuruyordu: Bebekler, annelerine, kendilerine sağladıkları besin için değil, yumuşak ve sıcak bedenleri için bağlanıyordu! Elinde biberon olmayan bez annelere bağlanan yavrular, sadece karınları acıktığında, elinde biberon olan telden anneye gidiyor, sonrasında hemen bez anneye geri dönüyorlardı.
Harlow, bu verilerden yola çıkarak, bebeklerin annelerine bağlanmasının ardında sütten çok daha fazlası olduğunu, dokunma konforu adı verilen olgunun çok daha büyük öneme sahip olduğunu ilan etti. Bu deney, Bowlby'nin raporundaki iddialarına güçlü deneysel veriler sunuyordu.
(evrim ağacı.com)1
Harlow’un deneyinden ve ondan önceki bilim adamlarının deneylerinden anladığımız gibi bireyin psiko-sosyal gelişiminde gerçek anne sevgisi çok önemli. Annemizin küçük yaşlarda bize verdiği fiziksel destekten ziyade annemizin sevgisi, şefkati, bize verdiği güven duygusu daha fazla önem arz etmekte Bireyin psiko-sosyal gelişiminde annenin rolü çok büyük. Birçok psikolojik hastalığın kökeninde anne sevgisinden yoksunluk olabilir.60 yaşında da olsak zor durumlarda “anne ”diye bağırmıyor muyuz ?